yanaşınca sus sesleri
dinledik yutturmacaları
değildiler olası…
yem olur pek bilge ifadeler,
heveslerine,
su bardağı gözlük takanların
ortaköy ün güvercinli masalarında..
gagalarım bilgiyi
çiğner ağzında büyüterek,
yutmaz arif dili ekşiterek,
edeble kusar,
belki de bir ihtimal.
3000 metrede soğuktu beden,inince ısınır
çamurdur dağlar,
ıslak,
hamurlu,
aşınca
vücut paslanır.
unuturum entel havasını bahariyenin,
Kızılayın –meli – malılarına da
aşina değil hiç düşlerim
Yeter ki 4 telli sobam,
ayak uçlarıma yeter ben pistim desin
desin telefondan yüreğime yakın olan,
ben sana geldim yoktu sesin
desin çağrı yolları açılmıştı pembeleşen ufukla,
sarmıştı sevdam üzerini çöken sisle
Bildiğinde sardığını sevdicek hisle
Hangisinin yalanları allıdır,
süslü yaldızlarla yüreklere serpilmeye hazır,
Hangisinin bekleyişleri gün doğumuna gebedir
dışı düşler kaplı,
cam gibi buğusu ıslak sıcaklıklara aralı
Manalar türetilmek istenilen
Gider Canı elinde kıstırarak deyimleri cebine,
Ataların sözleri yavan ellerde,
Yavan eller gezmelerde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder